HER AN SON SAATİNİZ



Sekiz yaşlarındayken İstanbul'da Poyrazköy'de, aniden kumlarından son hızla denize koşmuştum.. Sabahın erken saatleri ve deniz çarşaf gibiydi. Çocuktum ve sanırım yüzmeyi yeni öğrenmiştim. Belki de hiç yüzemiyordum , hatırlamıyorum..

Denizin içinde yürüdükçe deniz yükselmeye başlamıştı ama ben durmadım. Sular bedenimi örttü, sadece kafam görünüyordu ama ben yine devam ettim. Ve bir ...
anda deniz beni yuttu.

Sonsuz bir mavilik.. Uzakta , çok uzakta bir adamın ayakları, bir teknenin deniz altında kalmış kıvrımları, minicik isimsiz balıklar, incecik kuma tutunmuş otlar..

Gözlerim açık ama dibe çekiliyorum, nefesim tükendi ve aklımda kalan son görüntülerle yüzeye çıkmak için çırpındım. Çırpındıkça panikledikçe deniz içine çekti beni. Görüntüler kararmaya başladı ve sadece su kabarcıkları sardı etrafımı.

.. Ve aniden bir güç hızla yakalayıp çekti yukarı.. Dayım.. Gencecik bir delikanlı o zamanlar.. Ama tanrı gibi güçlü.. Gözleri ile beni takip etmiş ve büyük bir panikle kumsaldan denize koşturmuş ve yakalamıştı beni..

Ben bir yaz günü küçücük bir çocukken ilk kez ölümün nefesini tatmıştım..

O yüzden benim zamanımı her anlamda boşa harcayan insanlara çok kızdım. Onlar yaşamı sonsuz sanıyorlardı ben ise olmadığını biliyordum.

Bekleyen, geciken, erteleyen, sarsak davranan, uyuşuk, tembel insanları çok sevemedim. Onların bu yaşam için henüz yeterince aydınlanamamış ve hayatın şifresini kıramamış insanlar olduğunu düşünüp kızdım.

Düşünüp harekete geçemeyen, yolda en ağır ritimde yürüyen, yaptığı işi en ağır şekilde yapan insanların yaşamı sonsuz sanmaları , benimse her an o karanlığı ve hava kabarcıklarını görme korkum ve aceleciliğim, hep çakıştı.

Öğrenin artık, hiç bir şey için yaşam sonsuz değil.

Belki son saatleriniz bile olabilir..


Lütfen yaşamak ve yaşatmak için acele edin..

  1 yorum:

Facebook Sayfam

Çok Okunanlar

Twitter Akışı

Rastgele