MAYA VE AZTEK İSKELETLERİ ÜZERİNDE BİR ÜLKE : MEKSİKA




 


Amerika'nın güneybatı ucu San Diego'dan Meksika'ya geçmek tam anlamıyla bir çocuk oyuncağı desek yalan olmaz.

Meksika'ya giriş yolunda en ufak bir engel yok. Arabanın gazına basıp hiç bir kontrole takılmadan hızını kesmeden yolunuza devam edebilirsiniz.. Ve Amerika'ya dönüş kuyruğuna bakıp oradaki kaos ve kontrolün ağırlığını gördüğünüz anda da "ben nereye gidiyorum" diye tedirgin olmanız çok mümkün..

Giriş serbest, çıkış yok gibi..

Amerika'nın şık ve gösterişli binaları arkanıza bakınca görünmez olduğu andan itibaren; bir anda karşınıza çıkan bir kasaba var : Tijuana .. Manzara bıçak gibi aniden ve çok dramatik bir şekilde değişiyor..

Meksikanın en kötü ve acıklı yüzüne hoşgeldiniz. Asya'da gelişmemiş fakirliğe mahkum zavallı bir kadını gibi burası...

Tijuana Amerika'lı erkenlerin, denizcilerin, askerlerin her türlü yapmak istediklerini fazlası ile yapabilecekleri korkunç bir batakhaneye dönüşüyor. Tozlu yollar, dağlar tepeler boyu favelalar (gecekondular).. Sokak kenarlarında müşteri bekleyen genç kadınlar, yüzleri halen bir Maya ve Aztek yüzü, çekik gözler, geniş suratlar.. Çoğu İspanyollar tarafından , yüzlerce yıl önce katledildiği halde, sanki bu insanlar aynı kaderi halen paylaşmaya devam ediliyorlar gibi.... Tijuana 'da sexin, uyuşturucunun merkezinde , parası hiç bitmeyen ergen ya da göbekli Amerikalılara hizmet veriyorlar.. Üstelik çok ucuza.. İnanılmayacak kadar ucuza.. Gülümsemek zorundalar, eğlendirmek zorundalar; çünkü onların ceplerindeki paraya ihtiyaçları var..

Yol kıvrılarak iki tarafı dağlık bir kısımdan denize doğru yaklaşarak devam ettiğinde bir "istakoz köyü" Puetro Nuevo" (yeni liman)'a ulaşıyorsunuz.. Burası daha çok bir Akdeniz kasabası gibi ama okyanustan esen rüzgar bizi ince yazlık kıyafetler içinde titretiyor. Denizin bulunduğu kıyı çelik gibi soğuk ve kayalık.. Yan yana dizilmiş küçük küçük dükkanlar, turistler için birşeyler satıyor. Gümüşler, dokuma kumaşlar, süs eşyaları, yerel çalgılar..
 
Tek tek dükkanlara gire çıka ilerliyorsunuz. He girdiğiniz dükkanda plastik bidonlar içinde ev yapımı tekilalar ikram ediliyor. Bunlar sadece ikramlık değil, beğenirseniz satın alabilirsiniz..
"sinyor tekila? "
"sinyora tekila?"
.. ve çarşının sonunda sarhoşsunuz...



 
 
 
Sokakta gezen çalgıcılar var ve eğer 10 dolar verirsen senin için küçük ama olağanüstü keyifli bir konser verebilirler..
 


Puetro Nuevo söylediğim gibi istakoz köyü.. Ve buraya gidip istakoz yemeden dönülmez. Bir istakoz için 50-60 dolar istiyorlar ama pazarlık yaparsanız bu fiyat 10 dolara kadar düşüyor. Ama bu öyle güçlü bir afrodizyak ve öyle güçlü bir protein alımı ki; kurdeşen dökebilirsiniz ya da protein zehirlenmesi geçirebilirsiniz. Ama ne olursa olsun yemeden asla dönmeyin. Ve elbette Meksika da tako da yenmeden asla dönmeyin..
 
 
 

Bu arada her ülkede , o ülkenin spesyali olan yemekler yenmeli.. Diğer türlüsü ciddi anlamda bir hata ve görgüsüzlük olur.. Unutmayın..

Bir sonraki durağımız Tijuana ve Putro Nuevo'dan sonra ilk büyük şehir : Ensenada..
 
 
 


Meksika'nın en büyük bayrağı burada dalgalanıyor. Ve ilk kez ülkeye girdiğiniz andan itibaren büyük bir şehre girdiğinizi anlıyorsunuz. Bizdeki kokoreç arabaları gibi insanların toplanıp birşeyler atıştırdığı satıcılar var, yaklaşıp bakıyoruz ama sattıkları şey bizim yiyeceğimiz türden değil gibi ; midye ya da ona benzer bir şey ama pişmemiş, ne olduğunu anlamadım ama insanlar bayılarak atıyorlar ağızlarına.. Şehir merkezinde sıralı dükkanlar, olağanüstü güzellikte içti "tekila" dükkanları. Burada Olmeca markanın hiç bir önemi ve anlamı yok. Muhteşem şık şişelerde inanılmaz güzellikte sunulan tekilalar bunlar. En güzelini  20 dolara alabilirsiniz. İçinde kurt olanı makbul.

Tekila'nın kaktüs özünden yapıldığını biliyorsunuz değil mi? Ve tekilanın içine o kaktüste yetişen kurttan koyuyorlar bu da tekilayı daha çarpıcı ve güçlü fermante ediyor. İçki bittikten sonra o kurt yeniyor. Durun durun garipsemeyin. O kadar uzun süre o tekila şişesinin içinde ölü olarak yatıyor ki; sizden bizden daha steril olduğu kesin..

Amerika'da çok yüksek fiyata alacağınız parfümler, ya da aksesuar amaçlı satılan bizon kurukafaları burada neredeyse yok fiyatına satılıyor.. Fiyatlar o kadar düşük ki, günü birlik gelen Amerikalı turistlerin haddi hesabı yok.. Ben minik Meksikalı müzisyenlerin biblolarını aldım. Çok sevimliler..

Dönüş yolu giriş kadar kolay değil. Bu ülkeden günde tonlarca uyuşturucu Tijuana yakınlarındaki sınır kapısından Amerika'ya akıyor. Ölmüş insanların, ölmüş bebeklerin içini boşaltıp, uyuşturucu doldurup geçiyorlar çoğu zaman, ve bu yüzden artık Amerikalı'lar kontrol kapısında arabanın içinde bir uyuyan insan varsa hemen uyandırıyor. Onun halen yaşıyor olduğunu kanıtlaması gerek. Arabanız didik didik ediliyor. Bagaj kontrolü neyse, kenara çekilip komple arabaları altları yükseltilip kontrole alınanlar var. Arabamızdaki aksesuar olarak alınmış bizon kafası kemiği yüzünden biz de zor geçiyoruz. Polis seni sorguya çekerken sürekli "yes sör, yes sör" diye cevaplayıp onu dinlemek zorundasın. Hesabını iyi vermek zorundasın. Arabadan inmeye kalkarsan kurşunu yersin. Ellerin sürekli direksiyonun üstünde olmak zorunda, ve uyarısına karşı gelirsen San Diego hapisanesine gönderebilirler seni..

Babel filmini anımsadınız değil mi?
 

 
 





 
 



 

 




0 yorum:

Yorum Gönder

Facebook Sayfam

Çok Okunanlar

Twitter Akışı

Rastgele