FORNERİA KARAKÖY
Karaköy'de çok özel bir Akdeniz Lokantası : FORNERİA..
O kadar uzun yıllar olmuş ki Karaköy'e gitmeyeli, bu kadar butik oteller bu kadar şık mekanlar olduğunu asla tahmin bile edemezdim.
Arabayı kullanan arkadaşım, şimdi elimle koyduğum gibi bulurum ben orayı dedi.. Yeni açılan Haze Otel'in altında bir butik restaurant Forneria. Ona Karaköy'ün Lucca'sı diyorlar. Uluslararası üne sahip Arda Türkmen'in işlettiği ve bizzat hünerlerini olağanüstü lezzetle birleştirdiği çok özel bir mekan.
Yolda sokakları karıştırınca bir taksiciye sorduk "şu köşedeki kalabalık yer olmalı" diye tarif etti. "Yeni açılan otelin altında".. Adını bilmeyenler bile, gelen ilgiden dolayı neresini aradığınız anlayabiliyorlar.
Forneria İtalyanca "taş fırın" anlamına geliyor ve bu lokantada yapılan bir çok şey taş fırından çıkma.
Sabah 7'de açılıyormuş. Bütün reçelleri bildiğimiz anne reçeli, yani ev yapımı. Afyon'dan sucuk, Bodrum'dan zeytinleri geliyor. Hiç bir katkı içermeyen kaymakları bile olağanüstü lezzetli.
Öğle ve akşam taş fırında uzun uzun pişen yemekleri kusursuz.. Pizzaları harika ama en önemli spesyali "biralı yahni"si.
Arda Türkmen müşterileri ile çok yakından ilgileniyor. Mutlaka memnun kalıp kalmadığınızı soruyor. Sadece o da değil, bütün personel inanılmaz sıcak kanlı ve ilgili. Güler yüzle ve çok profesyonel bir müşteri hizmeti anlayışı ile hizmet ediyorlar. İçerisi ne derece kalabalık olursa olsun, mekanın tek müşterisi hissediyorsunuz kendinizi.
Fiyatlar verdiği hizmete ve kullandığı malzemelerin kalitesi ile doğru orantılı olarak ortalamanın üstünde belki ama başka yerlerde yüksek fiyatlara kötü hizmeti ve ilgisiz personeli o kadar çok gördük ki; bu kusursuz ilgi alaka ve lezzet için normal geliyor.
Ve yeri harika: Asmalımescit'e yürüme mesafesi, Galata kulesi gece lambası gibi, Koç müzesi, tarihi yarımadada göreceğiniz her yerin tam kalbinde..
Üstelik lokantanın üstündeki Haze Otel'de son zamanlarda gördüğüm en şık ve en kaliteli butik otellerden biri..
Aklınızda bulunsun..
O kadar uzun yıllar olmuş ki Karaköy'e gitmeyeli, bu kadar butik oteller bu kadar şık mekanlar olduğunu asla tahmin bile edemezdim.
Arabayı kullanan arkadaşım, şimdi elimle koyduğum gibi bulurum ben orayı dedi.. Yeni açılan Haze Otel'in altında bir butik restaurant Forneria. Ona Karaköy'ün Lucca'sı diyorlar. Uluslararası üne sahip Arda Türkmen'in işlettiği ve bizzat hünerlerini olağanüstü lezzetle birleştirdiği çok özel bir mekan.
Yolda sokakları karıştırınca bir taksiciye sorduk "şu köşedeki kalabalık yer olmalı" diye tarif etti. "Yeni açılan otelin altında".. Adını bilmeyenler bile, gelen ilgiden dolayı neresini aradığınız anlayabiliyorlar.
Forneria İtalyanca "taş fırın" anlamına geliyor ve bu lokantada yapılan bir çok şey taş fırından çıkma.
Sabah 7'de açılıyormuş. Bütün reçelleri bildiğimiz anne reçeli, yani ev yapımı. Afyon'dan sucuk, Bodrum'dan zeytinleri geliyor. Hiç bir katkı içermeyen kaymakları bile olağanüstü lezzetli.
Öğle ve akşam taş fırında uzun uzun pişen yemekleri kusursuz.. Pizzaları harika ama en önemli spesyali "biralı yahni"si.
Arda Türkmen müşterileri ile çok yakından ilgileniyor. Mutlaka memnun kalıp kalmadığınızı soruyor. Sadece o da değil, bütün personel inanılmaz sıcak kanlı ve ilgili. Güler yüzle ve çok profesyonel bir müşteri hizmeti anlayışı ile hizmet ediyorlar. İçerisi ne derece kalabalık olursa olsun, mekanın tek müşterisi hissediyorsunuz kendinizi.
Fiyatlar verdiği hizmete ve kullandığı malzemelerin kalitesi ile doğru orantılı olarak ortalamanın üstünde belki ama başka yerlerde yüksek fiyatlara kötü hizmeti ve ilgisiz personeli o kadar çok gördük ki; bu kusursuz ilgi alaka ve lezzet için normal geliyor.
Ve yeri harika: Asmalımescit'e yürüme mesafesi, Galata kulesi gece lambası gibi, Koç müzesi, tarihi yarımadada göreceğiniz her yerin tam kalbinde..
Üstelik lokantanın üstündeki Haze Otel'de son zamanlarda gördüğüm en şık ve en kaliteli butik otellerden biri..
Aklınızda bulunsun..
İnsanlar sihirli kutucuklar gibi. Herkesin içinde keşfedilmemiş ışıltılar var.
Ve halen en steril dünya aşktan ve heyecandan geçiyor.
Hiç bir zaman hiç kimseye ihtiyacım olmadığını kendime empoze ettim. Kendi başıma planlar yapmaktan korkmadım. Yalnızlıktan korkmadım.
Kaliteli filmler seyrettim. Bana değer veren, zeki arkadaşlarımla vakit geçirdim; arada kulağımı çekebilecek cinsten, birlikte gülebildiğim türden hatta. Geçmişte benzer depresyonu yaşamış biri ile gülmek kadar moral veren bir şey yoktur. Oyalanacak her zaman çok şey buldum.
Ve bu renkli sofraya sizi de oturttum. İzleyin, lezzet bulun, keyif alın diye.
0 yorum:
Yorum Gönder