İÇKİDEN PANTER DE ÇIKABİLİR TAVUŞ KUŞU DA


Hafta sonunu iple çekiyorsunuz sonra da kaşlarınız iki tarafa devrilmiş olarak mı evinizin kapısından giriyorsunuz ? Artık devrik kaşlara son vermenin zamanı geldi..

Çözüm : yanınızı sıkıcı sıkıcı işten bahseden arkadaşınızı yanınıza almamakta.. Ya da sürekli İstanbul trafiğinden, ya da atmosfer hareketlerinden. Onu ekin ve kaçın hemen.

Dünyanın bir çok yerinde insanlar bir bara gidip kahkahalarla evlerine dönebiliyorlar. Biliyorum şaka gibi gelecek size ama böyle bu durum.



Türkiye'de İstanbul hariç tutuyorum. Orada da inanılmaz eğlenmek mümkün, hiç tanımadıklarınla selamlaşmak, sohbet etmek, üçüncü kadehten sonra karşılıklı dudakları "uu" şeklinde büzüştürerek dans etmek  (uu yapmayın kötü duruyor ama nedense herkes uu yapıyor- uu beybi - )

Güzel kokular, baştan çıkaran giysiler, çıplak omuzlu kadınlar, çıplak baldırlı erkekler (tamam bu şakaydı-baldırı çıplak olmasın), bonkör davranan erkekler, bir bira ile bütün geceyi tüketmeyen kadınlar ve erkekler, zarif kadehler, suratlar asılmadan konuşulabilecek konular, çatal kaşık sesine bile gülen pozitif insanlar, arkadaşınızın 20 sene öncesinden kalmış breakdance yapmaya çalışırken etrafta patlayan kahkahalar, (bazen gülmeye bahane bulmak çok olabilir, profesyonel tango bile yapsanız herkes kahkaha atabilir..) "Az önce çocukluk arkadaşınıza elektrik çarptı sanırım" diyen yan taraftaki grup onun dans figürü yaptığından habersiz olabilir. Boşverin mantıklı açıklama yapmayın, selamlaşın ve kaynaşın. Dünya ne kadar da küçük, herkesi tanımak ne kadar güzel..

Bar'lara gelen bir çok insan yeni birine rastlamak için geliyor farkında mısınız? (Ben öyleysem herkes de öyledir).. Ama gerçekten böyle.. Herkes hayatının aşkına o gece rastlayabilir? Bardan sevgili çıkmaz mı? Bence çıkar..

Nereden çıkacak? Foursqere'den mi? 'Facebook'tan mı? Farkındaysanız 'facebook'tan tanıştığınız en son ahu gözlü kız şaşı çıktı.  Fidan boylu sandığınız adam da belinize geliyordu? Üstelik ön dişi sararmış, ve sizinle hesabı bile paylaşacak kadar görgüsüzdü..

Barda oturun, sıkıcı masalarda değil. Sıkıcı masalarda sıkıcı çiftler otursun. Eşini, sevgilisine bakanın gözünü oyan dombili adamlar otursun. Siz yalnızsanız ya da arkadaş grubu ile geldiyseniz barmenin önünde ışık altında olun. "Ben buradayım, sıkıcı hayatın pençesinden kurtulmuş heyecan arayan biriyim"diyin. Barda durun ve üç kez içinden tekrarlayın istediğin oluyor, gökten zembille biri geliyor; öyle biri geliyor ki ; aklınız şaşıyor. İnce uzun, 'r' leri bastırarak söyleyen, cümleleri duvara çarpıp yankı yapan, saçları ışık saçan biri.. (Öyle birinin hayalini kuruyoruz ama yok tabi, ama olabilir de, sonuçta fotoğraflarını görüyoruz , bu adamlar bu dünyada yaşıyorlar ..)

En eğlenceli arkadaşlarınız az kullanılmış espriler kullananlar, o kafayla sarhoş sarhoş ağızlarını toparlayabilirlerse, beyinlerini de toparlanıp espri yapılıyorsa , gece boynuna sarılın ve öpücüklere boğun. Her zaman bulunmaz o kadar iyisi.

Sıradan bir ev sohbetinde bile, kırmızı ışıkta geçince adamı nasıl evire çevire dövdüğünden, ya da iş yerindeki müdürü ona çomak sokunca nasıl uçan tekme attığını anlatan arkadaşınızı görürseniz içkili ortamda görmezden gelin. Dışarıya çıkacağınız saatte ararsa "uyuyorum şu anda rüyanın ortasındayım, kapatma lazım" diyin. Sonra pikniğe falan çağırırsınız. Onun hayatımızda, başka anlamda bir rengine ihtiyacım var.

En eğlenceli arkadaş (aslında bar demeyelim bu ortama; pub daha uygun) içkili ortamda kısık seste kulağınıza yaklaşarak yan taraftaki adam hakkında müstehcen bir şey söyleyecek ve arkasından sizi kıkır kıkır güldürecek kadar sevimli olmalıdır, "size 3. tekil şahıs" gibi değil de çocukken çamurdan kayık yaptığımız eski bir arkadaşınız kadar samimi ve yakın olmalıdır. Çamurdan kayık mı? Kumdan kayık o bence , neyse işte..

Aynı adamı beğenmeli ama sana bırakmalı; ya da adamın ayakkabı renginin kıyafetine hiç uygun olmadığını söyleyip sizi soğutmalı, ya da "iyi olan kazansın" diye adamı ortaya koyup sizinle paylaşmalı. Üf tamam abarttım; o kadar da değil.

İyi içki arkadaşı dediğin kişi nasıl olmalı ayrıca?

İçtikten sonra ne o seni dinlemeli, ne sen onu. İkinizde kendi kendinize konuşmalısınız. Üstelik mızıl mızıl değil, bağıra bağıra, kendi kendine konuşmalı, kendi kendine gülmelisiniz. Sonra birbirinize çarpa çarpa sokakta pinpon topu gibi arada birbirinize de çarpmak serbest; yürümelisiniz. Taksiler sizi almamalı. (Alsalar iyi olur, ama almıyorlar nedense.. )

Çapkın kadın eğlencelidir ama yamulmuş çapkın kadın ortaya canlı bomba koymuşsun gibi kaçırıp dağıtabilir herkesi. Sarhoş kadından deli bile korkar.

Sarhoş olup , sarhoş olduğunu çaktırmayan kadın çok sevimli olur. Bütün erkekler ona hayrandır. Herkes ona bakar. Herkes ona içki ısmarlar. Herkes telefonunu vermeye çalışır. Herkes elini tutar. Herkes "sana aşık oldum" der. Demezler mi, yapmazlar mı? Bence öyle olsa ne güzel olurdu değil mi?

Eve gitmeden önce köşedeki çorbacıya girerken, siparişinizi tek hamlede söyleyebiliyorsanız; siz bir evliyasınız. Ben söyleyebiliyorum ama garson anlamıyor. Suç onda, bence o saatte uykuları geliyor ve duymuyorlar.

Bir de sarımsak yemeyen bir sevgiliniz varsa, kapıdan girdiğinizde "ben geldim" dediğiniz anda doğal gaz alarmlarını çalıştırıp öttürecek kadar çok sarmısağı çorbanıza doldurmasanız iyi olur.

Benim yazdıklarımı yapın, yaptıklarımı yapmayın.



0 yorum:

Yorum Gönder

Facebook Sayfam

Çok Okunanlar

Twitter Akışı

Rastgele