JAGTEN

 
 
 
"Jagten", Danimarkalı yönetmen Thomas Vinterberg'in 2012 yılında Cannes film festivalinde gösterilmiş ve başrol oyuncusu Mads Mikkelsen'e o yıl en iyi erkek oyuncu ödülünü kazandıran film. Sadece bu kadar da değil, en iyi yabancı dilde Oscar'da ona gitti.

 
Hayatınızda seyredebileceğiniz , psikolojinizin alt-üst olabilecek en başarılı filmlerden biri.
Kuzey Avrupa sineması bu anlamda gelmiş geçmiş en iyi filmlerinden biri. İmbd'si 8.3, izleyici puanı 8.6..


Film diyor ki, bazen yaşamınızda karşınıza çıkan en masum görünen varlık ; o masumiyetinin arkasına herkesi alıp; ufacık bir yalanı ile sizin hayatınızı bitirebilir. Çünkü insanlar kötüye , hatta en kötüye inanmaya bayılırlar. Bundan gizli bir zevk alırlar; çünkü sizin karşınızda güç gösterisi yapabilmek için olağanüstü bir fırsattır bu onlar için.


Bazı insanların (filmin ağırlık konusuna göre sınırlandırmadan dile getirmek istiyorum bunu) olağanüstü hayal dünyaları vardır. Ve inanılabilirlikleri o derece yüksektir ki; bunu bir silah gibi kullanabilirler. Beki de gerçekten masumdurlar o yalanları söylerken, belki küçücük bir oyundur, belki ufak bir eğlencedir; ama bazı eğlenceler, başkalarının uzun yıllarına mal olabilir. Asla bitmeyecek tramvalara sebep olabilir.. Delirtebilir..
 
 

Kuzey Avrupa sineması, şu aralar dünyanın en başarılı psikolojik filmlerine imza atıyor. Danimarkalı yönetmen Thomas Vinterberg,  oyunculukları öyle doğal ve naif çizgilerle belirliyor ki, seyrederken herkesi anlayıp, her bireyle tek tek empati yapabiliyorsunuz. Elbette Mads Mikkelsen'in oyunculuğu olağanüstü.. Ve çoğu sahnede onun masumiyetinin ortaya çıkması için arada bir ayağa kalkıp " Yeter be adam ! Kalk ve kendini savun, kendini anlat, sessiz kalma artık, kalbim sıkıştı bunca haksızlığa " deyip ortalıkta dolanmaya başlıyorsunuz.
 

Çocukların hayal dünyalarının bazen ne derece tehlikeli olabileceğini; kreşte çalışan masum bir adamın en yakın arkadaşının kızına cinsel tacizle suçlanması ile başlayan ve giderek büyüyen , hatta marketten alışveriş bile yapılmasına müsaade edilmeyen bir adamın sessiz protestosunu, yine de inzivaya çekilmeden nasıl hayatın içinde oluşunu ve gerçeklerin ortaya çıkacağı günü bekleyişini, ona çok değer veren ve tüm kalbiyle inanan oğlundan başka kimsesinin kalmamasının dramatik tablosunu; kilisede onu suçlayanlarla birlikte pazar ayinini dinlerken nasıl gözyaşlarına boğulduğuna tanık olup, çok ama çok uzun süre etkisinden kurtulamayacağınız , sarsıcı bir film : Jagten..

Jagten, sadece çevrildiği yılın değil, tüm zamanların en iyi filmlerinden.

Bir çok insanın mutlaka başına gelmiştir. Suçsuzsunuzdur ama karşınızda o kadar sert bir duvardan oluşan ağır bir önyargı vardır ki; bakışlarınızla sadece "benim bunu yapacağıma nasıl inandınız?" diye ifade edersiniz.

Filmde tam bir ironi hakim: tek masum da , tek suçlanan da Lukas (Mads Mikkensen).. Herşeye rağmen yine de onun hayatını bitiren ufak kız çocuğuna karşı halen iyi kalpli davranmaya devam ediyor. Herşeye rağmen, bir çoğumuzun yaptığı gibi, susarak, naifliğini bozmayarak, herkesin utanacağı günü bekliyor o.. Herkesin kendinden özür dileyeceği günü bekliyor.

Film insanları omuzlarından tutup silkelemek için yapılmış tam bir şaheser. Daha iyi bir tanımlama bulamıyorum. İftiranın psikopatolojisini irdeliyor bu film. insan denen yaratığı, sinemanın acımasız kadavra masasında paramparça edip yüzünüze utanmanız gereken taraflarınızı vuruyor.


  1 yorum:

  1. Psikolojimiz zaten yeteri kadar alt-üst eksik fazla farketmez bir yerlerde bulup indirip izleyelim bakalım ..

    YanıtlaSil

Facebook Sayfam

Çok Okunanlar

Twitter Akışı

Rastgele