KIRMIZI ELMA İLE KIRMIZI KAPIDAN GEÇENLER
İnsanın kendi varlığının ve karşısındakinin hazzının farkına varması ile başlar her şey. Havva, Ademin kaburga kemiğinden mi yaratılmıştır bilemem ama kırmızı elmanın (yasak olanın) hazzının nasıl akıllarını başlarından alıp ; nasıl sevabı günaha tercih ettirdiğini görmemek de imkansızdır.
Görünür sınırlar içinde "elma" her kültürde günahının nesnesi. Ayartan şeytandan kadına uzanan bin bir haz açılımı.
Mitolojide Eros, size aşkın oklarını atan küçük melek değildir. Erotik kelimesinin "Eros"dan türediğini bilirsiniz. Ama Eros'un aşk ve sex kölesi olduğunu bilen insan sayısı çok azdır. Eros, erkeğin hem aşkını temsil eder, hem kadın karşısındaki köleliğini. Ve bununla sınırlı da değil , sexin devamlılığı yani üremeyi de temsil eder Eros.
Tek tanrılı dinler öncesinde çağın ahlaki inançlarını Platon, Aristoteles gibi düşünürlerin metinlerinden ve Sofokles, Aristofanes gibi yazarların oyunlarından örneklendirerek şunu söyleyebiliriz ki, o dönem farklı ahlaki değerler vardı. Tek tanrılı dinlere gelene kadar o dönem yaşanan cinsel yaklaşımlar sapkınlık değildi, öyle bir öğreti de mevcut değildi. Önemli olan cinsel haz almaktı ve heteroseksüellik diye bir olgu ve dinsel veya tinsel yönelimler mevcut değildi.
Arkeolog İsmail Gezgin "Cinsellik ve Erotizm" kitabını okuyanların eminim dikkatini çekmiştir. Piyasada bu anlamda , ciddi araştırmalar sonucunda yazılmış çok önemli bir kitaptır. Yazar der ki, “Phallosu açıklamak için ihtiyaç duyulan en önemli kavram berekettir. Yaşamak için karnını doyurmak zorundaki biyolojik varlık olan insanın, en başından beri ihtiyaç duyduğu şey berekettir. Söylenenlerin aksine insan bereketi, kendi biyolojik yapısında bulmuştur.” der.
Görünür sınırlar içinde "elma" her kültürde günahının nesnesi. Ayartan şeytandan kadına uzanan bin bir haz açılımı.
Mitolojide Eros, size aşkın oklarını atan küçük melek değildir. Erotik kelimesinin "Eros"dan türediğini bilirsiniz. Ama Eros'un aşk ve sex kölesi olduğunu bilen insan sayısı çok azdır. Eros, erkeğin hem aşkını temsil eder, hem kadın karşısındaki köleliğini. Ve bununla sınırlı da değil , sexin devamlılığı yani üremeyi de temsil eder Eros.
Tek tanrılı dinler öncesinde çağın ahlaki inançlarını Platon, Aristoteles gibi düşünürlerin metinlerinden ve Sofokles, Aristofanes gibi yazarların oyunlarından örneklendirerek şunu söyleyebiliriz ki, o dönem farklı ahlaki değerler vardı. Tek tanrılı dinlere gelene kadar o dönem yaşanan cinsel yaklaşımlar sapkınlık değildi, öyle bir öğreti de mevcut değildi. Önemli olan cinsel haz almaktı ve heteroseksüellik diye bir olgu ve dinsel veya tinsel yönelimler mevcut değildi.
Arkeolog İsmail Gezgin "Cinsellik ve Erotizm" kitabını okuyanların eminim dikkatini çekmiştir. Piyasada bu anlamda , ciddi araştırmalar sonucunda yazılmış çok önemli bir kitaptır. Yazar der ki, “Phallosu açıklamak için ihtiyaç duyulan en önemli kavram berekettir. Yaşamak için karnını doyurmak zorundaki biyolojik varlık olan insanın, en başından beri ihtiyaç duyduğu şey berekettir. Söylenenlerin aksine insan bereketi, kendi biyolojik yapısında bulmuştur.” der.
Simon Goldhill, ‘Aşk, Seks ve Tragedya’ adlı eserinde, “klasik Yunan’da Romeo ve Juliet yoktur” der. "Aşk yoktur sex vardır" der. Tek tanrılı dinlere geçiş döneminden önce tanımlama tam da böyledir.
Bu elbette ‘aşk’ yok anlamına gelmez ama aşk cinsel ifadenin bir uzantısıdır.
Daha sonraki dönemlerde durum değişir ama değişmeyen bir olgu da vardır. İnsanların sınıfları, kültürleri, bireysel seçimleri doğrultusunda sexüel yaklaşımları da biçimlenir. Bir toplumda yasak ya da sapkınlık olarak ifade edilen bir sexüel seçim; başka bir toplumda, hatta çok çok dindar bir toplumda bile sıradan ve normal karşılanabilir. O ülkenin sosyal yapısı, kültürel yapısı, inançları, kadınların ve erkeklerin haz şekillerini de değişime uğramasına yüksek oranda şekil verir.
Bu elbette ‘aşk’ yok anlamına gelmez ama aşk cinsel ifadenin bir uzantısıdır.
Daha sonraki dönemlerde durum değişir ama değişmeyen bir olgu da vardır. İnsanların sınıfları, kültürleri, bireysel seçimleri doğrultusunda sexüel yaklaşımları da biçimlenir. Bir toplumda yasak ya da sapkınlık olarak ifade edilen bir sexüel seçim; başka bir toplumda, hatta çok çok dindar bir toplumda bile sıradan ve normal karşılanabilir. O ülkenin sosyal yapısı, kültürel yapısı, inançları, kadınların ve erkeklerin haz şekillerini de değişime uğramasına yüksek oranda şekil verir.
İşin mitolojik ve kültürel çeşitliliğini bir tarafa bırakırsak en çok merak edilen tarafı insanlar cinsel haz alma anında vücutta neler olduğudur. Bütün doktorların, araştıran okuyan, farkındalığı olan insanların bildiği gibi seks'in bütün dünyada bağımlılık haline gelen yönü ; seks esnasında vücutta olan değişimlerdir.
Göz bebekleri açılır.
Atardamarlar büzülür.
Vücut ısısı artar.
Nabız ve tansiyon yükselir.
Solunum hızlanır ama, içeri çekilen hava azalır.
Beyin her yere elektrik sinyalleri gönderir...
...her bezden salgılar fışkırır.
Kaslar, vücut ağırlığının 3 katını kaldırıyormuşçasına gerilir ve spazm geçirir.
Sex Vahşidir, kirlidir. Sterilizasyon arayanlara göre bir şey değildir.
Hause dizisinde de söylendiği gibi ; "Tanrı sevişmeyi inanılmaz zevkli yapmasaydı, insanlığın soyu bin yıllar önce tükenirdi. "
0 yorum:
Yorum Gönder